25 Mayıs 2011 Çarşamba

merhaba :)


Bu blog bi'tanecik sevgilime adanmıştır...

Merhabalar efendim,
Bunlar blog'a adım atmış bir insanın ilk satırlarıdır.Bu sebeple her türlü yoruma ve fikre açığım...Nereden başlayacağımı gerçekten bilmiyorum.Bu ilk yazıda kendimi tanıtmak ve bu günümü anlatmak istiyorum.
    Ben 21 yaşında, İstanbul'da yaşayan ve okuyan kendi halinde biriyim.Biseksüelim fakat günden güne Kinsey Scale'de 6 ya doğru kayıyorum. :) Sanırım bu blog'u açmama sebep olan iki şey var. Birincisi hayatımda olan olayları sizlerle paylaşmak, ikincisi ise beni blog tutmaya özendiren biseksuel.blogspot.com .En son yazısında bizim hayatlarımızı öğrenmek istediğini yazmış. Sonra ben de bu fikri geliştirerek blog yazma isteği olarak değiştirdim. Hayatımda bazen gerçekten oha dedirtecek olaylar olabiliyor.Mesela bunlardan birisi 2 sene önce sevgilimle tanışmamız ve ondan sonra başım(ız)a gelen olaylardır. Bundan sonraki yazılarımda bu hikayeyi anlatmak istiyorum.Eğer becerebilirsem -aksatmadan- her gün bir kısmını yazıcam.Çok fazla şey olduğu için hepsini bi kere de yazmam mümkün değil.Umarım şu anki güne biran önce yetişirim.Çünkü her gün yeni şeyler oluyor ve paylaşmak istiyorum.Mesela bugün.
    Bugün gerçekten çok üzüldüğüm bi'şey oldu.Bugün finalim vardı sabah.Saat 11 gibi bitti okuldan eve dönmek için yola koyulduğumda bi'taneme mesaj attım eğer evdeyse görüşelim diye.Ama bana az önce evden çıktığını ve okula ders çalışmaya gittiğini söyledi.Üzüldüm.Çünkü çok görmek istemiştim onu.Bir saniye bile olsa, böyle görsem, sarılsam koklasam yeterdi.Ben de o zaman okuluna gider ona sürpriz yaparım dedim.Bindim otobüse ilk istikamet metrobüse varmak, ordan Zincirlikuyu oradan onun okulu.Hava cehennem gibi sıcaktı daha öğlen olmamasına rağmen.Whatsapp'dan mesajlaşıyorduk bu arada.Bir de ağzını arıyodum nerede diye.Okula varmış kütüphaneye gitmiş.Benimde hedefim orasıydı artık.Yaklaşık bir buçuk saat süren bir yolculuktan sonra kan ter içinde okuluna vardım.Bana yoldayken, çalışmak istemediğini, çok sıkıldığını, dersi yaz okuluna bırakıp sınava girmeyeceğini, beni istediğini söyledi.Okula girmeden market market dolaştım.Yarın ki sınava girsin motive olsun diye 4 tane coco star, 1 tane Kinder sürpriz, 2 tane de eti cin aldım.Ders çalışırken yesin oyuncakla oynasın beni hatırlasın diye.Yakışıklı bebeğimin çikolatalarını aldım ve Güney kampüse girdim.Oranın girişi yokuş aşağıdır.O sıcakta elimdeki çantamın ağırlığı ve halsizliğim bayılmama sebep olacaktı.Tam aşağıya inmişken birisine kütüphaneyi sorayım dedim.Çünkü kütüphanede onu bulup arkasına geçip bil bakalım ben kimim yapacaktım :) Ama kader bana oyununu gene oynadı...Sorduğum çocuk bu kampüste kütüphane olmadığını kuzey kampüse gitmem gerektiğini söyledi.O sıcakta tekrar çıktım o yokuşu ve kuzey kampüse gittim.Bu arada bebeğimle mesajlaşıyorum.Bana gece telefonunu şarja takmayı unuttuğunu, bu yüzden şarjının az olduğunu, biterse meraklanmamam gerektiğini söyledi.Tabi ben meraklanmaktan çok telaşlandım.Kuzey kampüse gidiyordum fakat ya bana kısadan kütüphane dediyse ama güneydeki bi çalışma odasındaysa? Bu düşünceyi hemen kafamdan attım yoksa ne yapacağıma karar veremeyecektim.Kuzey kampüste kütüphaneye girdim.Girişteki suratına it işemiş gibi bakan kadınla aramızda şöyle bir diyalog geçti:
Kadın: Kimlik göster?
Ben: Tabi bir saniye. (o sırada cüzdanımı çıkardım karıştırır gibi yaptım)
Ben: Hay aksi yaa.Evde unutmuşum.
Kadın: E ne bileyim ben senin buranın öğrencisi olduğunu?Pason var mı? Onu göster o zaman.
Ben: Yok onlar çantamda kaldı.
Kadın: Numaranı ezbere biliyor musun?
Ben: ıımmmmm (bu sırada bebeğimin numarasını hatırlamaya çalıştım fakat olmadı.Sonra acaba benim okul numaramı söylesem mi diye düşündüm ama numara formatları uymazsa anlaşılır diye hayır dedim.)
Kadın : E çık git o zaman, belki sen yabancısın.Ne bileyeyim ben.
Ben : Ben zaten boş vakitlerimde cehennem sıcağında okul kütüphanelerine girer dolanır dolanır çıkarım. (Ters bi şekilde söyledim.Laf soktuğumu anlayınca bi daha da buruştu yüzü.Böyle tövbeestafurullah bişey oldu.)
Kütüphaneden atılınca duvarın üstüne oturdum kütüphane girişinin resmini çekip bebeğime gönderdim sürpriiiz ben geldiiim diye.Cevap gelmedi.Sonra aradım.Aradığım kişiye ulaşılamıyormuş.O zaman tezeği avuçla yediğimi anladım.Boşu boşuna geldim galiba.Nasıl yapsam diye düşünürken ana kapıdaki güvenliğe durumu izah ettim.Tabi sevgilimi değil arkadaşımı görmeye geldim dedim.O da "Gel benle yakışıklı.Sokalım seni içeri.Normalde yasak ama sen iyi birisin."dedi. Kapıdaki başka birine durumu anlattı kimliğimi bıraktım ve içeri girdim.Şimdi sorun onu nasıl bulacağımdı.Çok büyüktü içerisi.Girişte sizi büyükçe bir hol karşılıyordu.Ortası boşluktu ve 3 kat gözüküyordu yukarı doğru.Tekrar aradım onu.Ulaşamadım.Her yeri arayacaktım mecbur.40 dakika kadar her yere, herkese baktım.Arada bir onun parfümü geldi burnuma.Hatta bir yerde rüzgarıyla beraber geldi.Çok heyecanlandım ama bulamadım.Çıktım sana çikolata almıştım eridiler, eve yetişmem lazımdı geç kaldım, güvenlikten azar yedim, terledim pis sokak kedisi gibi oldum.En kötüsü sevgilimi bulamadım, sahipsiz kaldım diye mesaj attım.Otobüse binip metrobüse geldim.Yoldayken o aradı.Sesi çok kötü geliyordu.Eve gelmiş telefonu şarja takmış.Çok üzülmüş okuyunca.Kendine kızmış.O öyle üzülünce ben de üzüldüm.Ama bu arada o parfüm kokusu onunmuş gerçekten ben onun geçtiği yerden 5 saniye kadar geç geçtiğim için karşılaşamadık.Hatta onun dediği salona da baktım.Muhtemelen yanından da geçtim ama göremedim.Olsun gene yaparım ben merak etmesin benim aşkım dedim :) Sanırım bu onu azıyıcık mutlu etti.Yolda ben de ona aldığım oyuncağı yaptım.Sanki ellerimde onun eli varmış gibi mutlu oldum.Eve geldim çok yorgundum.Mesajlaştık baya bi.Uyudum kalktım kendime geldim ve blog yazayım dedim.Ders veriyorum bizim buralardaki lise/ortaokul öğrencilerine.Bayağı da mutluyum bu durumdan.Beni hoşnut ediyor her açıdan.Akşama derse gitcem gene.Şimdi de babiş geldi bahçede ben onu görmeye gideyim.Unutmayın yarın hikayenin en en en başını anlatıcam.Umarım bugünkü ilk yazımı beğenirsiniz.Haydi ben gittim, size iyi günler/akşamlar :)

8 yorum:

  1. Eşcinsel aşk yoktur diyenlere kapak olsun :)

    YanıtlaSil
  2. kim demiş yok diye :) ahanda burda :) Hem de "sonsuz eşcinsel aşk" ;)

    YanıtlaSil
  3. umutsuz ve karsılıksız da olsa bir "aşk"ın muhatabıyım, ne mutlu bana mı, vah zavallı vah mı durumum bilmiyorum, ama sevmek güzel şey bundan eminim...

    YanıtlaSil
  4. iyibiri, gene zoru mu seçtin sen?

    YanıtlaSil
  5. benikisi hep "zor"du sanırım...

    YanıtlaSil
  6. ah yavrum
    bu ne lan bole film gibi.

    fedakarlık 10 numara yanlz.
    boyle icten bi ozveri de bulunmayalı üstüne got olup sevmeye devam etmeyeli yuzyıllar olmus gibi..

    YanıtlaSil

çıkar bakalım ağzındaki "şeyi" :