3 Aralık 2012 Pazartesi

Hoşgeldin Huzur...

Merhaba blog;
Uzun zamandır sana yazayım diyorum ama bi'türlü konsantre olamıyorum yazmak için. Bu ne demek oluyor, demek ki hayatımda her şey güzel ve yolunda ki sana ihtiyaç duymuyorum. Şaka şaka.. Mutlu olduğum anlarda aklıma geliyosun hep keşke şu an bişi olsa da bu anı yazabilsem, yazılmış olsa diyorum bloga.

Hayatımda neler olup bitiyo kısaca özetlemek istiyorum sana. Öylece içimden geldi.

Bu ara kendimi çok huzurlu hissediyorum. Bunda okul umun, arkadaşlarımın, bitanemin ve sporun etkisi büyük. Ama bunlar dışında bana gelen bi'içsel huzur da var. Sebebini bilmiyorum, kasım ayı bana inanılmaz huzurlu gelir. Kışa hazırlık, sonbahar kalıntısı... garip işte..

Okulumda her şey güzel. Son dönem olduğu için baya yoğun fakat bu bahsettiğim huzur dolayısıyla pek umurumda değil, zamanı gelince bi'şekilde olur diye bi düşünce akımı içindeyim. Bitirme projemi hızlandırmam gerekiyor. Artık bu ay sonu gibi bitmiş olmalı. Derslerim ve notlarım gayet iyi gidiyor. Boş bir zamanımda İngiltere'de master için araştırma yapıcam. Kısa kısa araştırmalar yapıyorum ve hoşuma giden sonuçlarla karşılaştım hep.

Arkadaşlarımla aram her zamanki gibi güzel. Gerçekten hayatımı yaşanabilir kılıyorlar. Özellikle okuldaki bizim ekip. Canım sıkkın olduğu zaman onların yanında olmak tüm sıkıntımı ve her şeyimi unutturuyor bana. Geçen çarşamba günü hep beraberdik. Önce laboratuvarda ödev falan yaptık okul bu hafta tatil olmasına rağmen. Sonra da İkea'ya Minyon'un evine alınacak bi'kaç şey için gittik. Ama asıl gitme amacımız tabii ki İsveç köfteydi... Böyle güzel bir tat olamaz. Pipi gibi tatlı. Tam biz sırada dururken bitanem sürpriz yapıp geldi. Hiç bi'şekilde haberim yoktu geleceğinden. Bizimkilerin de yoktu. Konuşmamdan parçaları birleştirmiş. Onunla ve bizimkilerle beraber turladık. İkea gezmek beni çok mutlu ediyo. Bitanemle ev hayallerine kapılıyoruz hemen. İkea'dan sonra Minyon'a gittik ama bitanem işlerini yetiştirmesi gerekiyor diye gelemedi ve evine gitti. Biz de evde Yeşilçam gecesi yaptık. Onların serbest seçmeli dersleri Türk Sinema Tarihi. Bu sebeple bir Türk filmi Seyredip rapor yazmaları gerekiyor. Ben de Şekerpare'yi önerdim. İnanılmaz eğlendik. Gerçekten kendimi huzurun kucağında buldum. İşte o anda aklıma geldi: "Keşke şu anı bloga yazabilsem." Ama geç de olsa yaptım. Film sonrası bir sürü saçma video seyredip (allah diyen yumurta, allah diyen tirbüşon, hortum gören teyze vb...) deli gibi güldük.  Ben böyle popüler kültürden geri kalmayacağım için hepsini tekrarladım video oynarken.

İşte bu kısım böyle. Her şey yolunda. Spordaki arkadaşlarımı unutmamak lazım. Onlarda dert ve sıkıntı unutturmak adına bire birler. Tam komedi :)

Spor ise inanılmaz güzel gidiyor. Artık bay baya mutluyum vücudumdan. Arada bi'böyle buhranlara giriyorum ama gene de güzel bi'vücuda sahip olduğumu biliyorum artık. Bu kadar şımarmak hakkım olsun dimi :P

Ben bu yazıya başladığım zaman kasımdı şimdi aralık oldu. Bu ayı da ayrıca severim. Huzurumu daha da arttıracak.

Şimdi Minyon'a gidiyorum gene. Güzel bi akşam olur gene umarım :)

Kendinize iyi bak blog görüşürüz :))

1 yorum:

çıkar bakalım ağzındaki "şeyi" :